top of page
  • Gri LinkedIn Simge
  • facebook
  • twitter
  • instagram

Arama Sonuçları

Boş arama ile 116 sonuç bulundu

Blog Yazıları (90)

  • Beden Kitle İndeksi (BKI): Sağlığın Gerçek Bir Göstergesi mi?

    BKI Nedir ve Neden Kullanılır? Beden Kitle İndeksi (BKI), vücut ağırlığınızı boyunuza göre değerlendiren basit bir hesaplama yöntemidir. Yıllardır sağlık kuruluşlarında yaygın olarak kullanılan BKI, bir kişinin kilolu, zayıf ya da “normal” kilolu olup olmadığını belirlemek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemin, sağlığı yalnızca vücut ağırlığına indirgemesi nedeniyle giderek daha fazla eleştirildiğini görmekteyiz. Birçok uzman artık BKI’nin hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sağlık değerlendirmeleri için yetersiz, hatta yanıltıcı olabileceğini savunmaktadır. BKI’nin Tarihçesi ve Hesaplanma Yöntemi BKI, 1832 yılında Belçikalı matematikçi Lambert Adolphe Jacques Quetelet tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntemin amacı, hükümetlerin toplum sağlığını değerlendirmelerine yardımcı olacak şekilde bireylerin obezite düzeylerini tahmin etmekti. Ancak Quetelet bile bu yöntemin birey sağlığını değerlendirmek için değil, genel nüfus eğilimlerini görmek için uygun olduğunu belirtmişti. Vücut kitle indeksi nasıl hesaplanır? Vücut kitle indeksi (VKİ), bir kişinin boyuna göre normal bir vücut ağırlığına sahip olup olmadığını belirlemek için kullanılan bir ölçüttür. VKİ hesaplamak için aşağıdaki adımlar takip edilir: Kişinin kilosu (kg) ölçülür. Kişinin boyu (metre cinsinden) ölçülür. Boyun metre cinsinden karesi alınır. (Örneğin, 1.75 m boyundaki bir kişinin boyunun karesi 1.75 x 1.75 = 3.06 m² olacaktır) Kişinin kilosu, boyun metre cinsinden karesine bölünür. (Örneğin, 70 kg ağırlığındaki bir kişi için VKİ hesaplaması şöyle olacaktır: 70 / 3.06 = 22.88) Bu hesaplama sonucunda elde edilen VKİ, genellikle aşağıdaki aralıklara göre değerlendirilir: 18.5 ve altı: Zayıf 18.5 - 24.9: Normal 25 - 29.9: Fazla kilolu 30 - 34.9: 1. derece obezite 35 - 39.9: 2. derece obezite 40 ve üstü: 3. derece obezite (morbid obezite) Ancak, VKİ tek başına bir sağlık değerlendirme aracı değildir ve diğer faktörler de dikkate alınmalıdır. Sağlık uzmanı, VKİ sonucuna dayanarak bir kişinin sağlık durumunu değerlendirirken, yaş, cinsiyet, kas kütlesi ve kemik yoğunluğu gibi faktörleri de dikkate alacaktır. BKI Sağlık İçin Gerçekten Ne Kadar Güvenilir? Araştırmalar, aşırı düşük (<18.5) veya yüksek (≥30) BKI değerlerinin kronik hastalık ve erken ölüm riskini artırdığını göstermektedir. Araştırmalardan Örnekler: 2017 yılında yapılan 30 yıllık bir çalışmada, BKI değeri ≥30 olan bireylerin ölüm riskinin 1.5 ila 2.7 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Başka bir çalışmada, obez grubunda olan bireylerin tüm nedenlere bağlı ölüm oranının %20 daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aynı şekilde, aşırı zayıf ya da aşırı obez bireylerin yaşam sürelerinin ortalamadan 3 ila 6 yıl daha kısa olduğu gösterilmiştir. Ancak bu sonuçlar, yine de BKI’nin yalnız başına kullanıldığında sağlık değerlendirmesinde yeterli olmadığını gösteren başka verilerle birlikte ele alınmalıdır. BKI’nin Eksiklikleri ve Sınırlamaları 1. Diğer Sağlık Faktörlerini Göz Ardı Eder BKI yalnızca boy ve kiloya bakar. Yaş, cinsiyet, genetik, kas ve yağ oranı, kemik yoğunluğu, yaşam tarzı gibi pek çok faktörü göz ardı eder. Örneğin, aynı boy ve kiloya sahip bir vücut geliştirici ile hareketsiz bir birey aynı BKI değerine sahip olabilir. 2. Kas Kütlesi ve Yağ Ayırımı Yapmaz Kas, yağdan daha yoğun olduğu için yüksek kas oranına sahip bireyler BKI ile obez gibi sınıflandırılabilir. Bu da özellikle sporcular için yanıltıcı sonuçlara yol açar. 3. Yağ Dağılımı Önemli Bir Faktördür BKI, vücut yağının nerede toplandığını dikkate almaz. Oysa karın çevresinde biriken yağ (android tip), kalça ve basen bölgesine göre (gynoid tip) çok daha yüksek metabolik risk taşır. 4. Yaş ve Cinsiyet Farklılıklarını Göz Önünde Bulundurmaz Yaşla birlikte kas kütlesi azalırken yağ oranı artar. Bu da yaşlı bireylerde normalden daha yüksek BKI değerlerinin aslında koruyucu olabileceğini göstermektedir. 5. Irksal ve Etnik Farklılıkları Göz Ardı Eder Asya kökenli bireyler daha düşük BKI’lerde bile yüksek risk taşırken, siyahi bireyler daha fazla kas kütlesine sahip olabilir ve yanlış sınıflandırılabilir. Bu durum, evrensel BKI aralıklarının herkese uymadığını göstermektedir. Alternatif Ölçüm Yöntemleri 1. Bel Çevresi 35 inçten (89 cm) fazla bel çevresi kadınlarda, 40 inçten (101 cm) fazla olan erkeklerde kalp hastalıkları ve diyabet riskiyle ilişkilendirilmiştir. 2. Bel-Kalça Oranı Bu oran, yağın vücutta nasıl dağıldığını gösterir. Bel kalçaya oranla daha genişse risk artar. 3. Vücut Yağ Yüzdesi Kas ve yağ dokusunu ayırt edebildiği için daha doğru sonuçlar verir. Ancak doğru ölçüm pahalı cihazlar (DEXA, BodPod) gerektirir. 4. Kan Testleri Kolesterol, kan şekeri, insülin direnci, tansiyon ve iltihap değerleri gibi testler, metabolik sağlığınız hakkında çok daha fazla bilgi sağlar. Kapsayıcı ve Bireyselleştirilmiş Bir Yaklaşım Neden Önemlidir? Sağlık yalnızca fiziksel ağırlıkla ölçülemez. Psikolojik, sosyal ve çevresel faktörler de en az fizyolojik göstergeler kadar önemlidir. Sağlık profesyonellerinin, BKI dışında kişisel hikâyeleri, yaşam koşullarını ve bireysel hedefleri göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmaları çok daha sağlıklı bir yaklaşımdır. BKI Kullanılmalı mı? Beden Kitle İndeksi (BKI), sağlık değerlendirmesi için kolay, hızlı ve maliyetsiz bir araçtır. Ancak eksik ve hatalı yorumlara yol açabileceği için tek başına kullanılmamalıdır. BKI, sağlık durumunu değerlendirmede yalnızca bir başlangıç noktası olabilir. Daha doğru ve bireyselleştirilmiş sağlık değerlendirmeleri için BKI’nin yanında başka ölçüm yöntemleri de kullanılmalı; yaş, cinsiyet, genetik yapı ve bireysel yaşam tarzı gibi faktörler mutlaka hesaba katılmalıdır.

  • Daha Sağlıklı Alışkanlıklar Oluşturmanın Basit ve Sezgisel Yolu

    sezgisel beslenme Hayat bazen o kadar yoğun ve karmaşık olur ki, kendimize bakım göstermeyi unuturuz. Sağlıklı beslenme, yeterince uyumak, hareket etmek gibi temel ihtiyaçlarımız arka planda kalabilir. Ancak bu yazıda seni büyük değişimlere değil, küçük ama etkili adımlarla  kendi iyiliğine yönelmeye davet ediyorum. Hem de diyet kültüründen uzak , sezgisel yeme yaklaşımıyla uyumlu  bir şekilde. Hazırsan, bedenine ve zihnine nazikçe yaklaşarak daha sağlıklı alışkanlıklar nasıl kurulur, birlikte keşfedelim. Neden Büyük Değil, Küçük Değişimler? Diyet ve fitness dünyası genellikle hızlı, köklü ve büyük değişiklikleri över. “Ya büyük oyna ya da hiç oynama” mottolarını bilmeyen yoktur. Ama gerçek şu ki, bu büyük değişimler genellikle uzun vadede sürdürülemez. Psikolojide “öz-yeterlik” diye bir kavram vardır. Kişinin bir davranışı gerçekleştirme becerisine olan inancı, o davranışı gerçekten yapıp yapamayacağını belirler. İşte bu yüzden kendimize güvenle uygulayabileceğimiz küçük adımlar  atmak, aslında uzun vadeli ve kalıcı değişimin anahtarıdır. Ayrıca unutma, küçük şeyler sandığından çok daha etkilidir. Uykusuz bir gece, geçiştirilen bir kahvaltı ya da ihmal edilen 10 dakikalık yürüyüş bile tüm gününü etkileyebilir. Aynı şekilde, küçük ama düzenli öz bakım davranışları da olumlu bir döngü başlatabilir. Sezgisel Yeme Ne Diyor? Sezgisel yeme, bedenin doğal sinyallerine güvenmeyi, kendine karşı şefkatli olmayı ve sağlığı beden ağırlığından bağımsız düşünmeyi temel alır. Bu yaklaşımda herhangi bir davranış sana kısıtlayıcı  ya da zorlayıcı  geliyorsa, o davranış sezgisel değildir. Bu yüzden, sağlıklı alışkanlıklar oluştururken temel sorumuz şu olmalı: “Bu davranış, bedenime ve ruh halime iyi geliyor mu? Kendimi iyi hissettiriyor mu?” Alışkanlıkları Bir Bitki Gibi Düşün Davranış bilimci BJ Fogg’un çok sevdiğim bir benzetmesi var: alışkanlıkları bir bitki gibi yetiştirmek. Önce uygun bir yer bulursun (yani günlük yaşamında sürdürebileceğin bir zaman ve ortam), sonra onu küçük adımlarla beslersin. Başta biraz daha fazla ilgi ve dikkat gerekebilir ama zamanla kök saldığında artık alışkanlık haline gelir. Ve tıpkı gerçek bir bitki gibi, bazen alışkanlıklar da sarsılır: stresli dönemler, hastalıklar, yoğun işler... O zaman tekrar biraz daha ilgi göstermek gerekir. Ama kök sağlam olunca, tekrar yeşermek kolay olur. Gerçek Hayattan Bir Örnek Diyelim ki bu yıl daha fazla esnemek istiyorsun. “Haftada 3 gün yoga yapacağım!” gibi büyük bir hedef koymak cazip gelebilir. Ama bu sürdürülebilir olmayabilir. Bunun yerine, her gece yatağa yatmadan önce, alarmını kurduktan sonra sadece 5 dakika esneme yapmayı deneyebilirsin. İlk başta “ne işe yarar ki?” gibi gelebilir ama bu küçük hareket, bedenini dinlemeyi, kendinle bağlantı kurmayı ve rahatlamayı beraberinde getirir. Üstelik seni gün içinde de esneme molalarına teşvik edebilir. İşe Yarayan Küçük Alışkanlık Önerileri İşte sezgisel yeme felsefesiyle uyumlu birkaç küçük ve şefkatli alışkanlık önerisi: Sabahları kahveyle birlikte bir bardak su içmek. Her öğünde kendine “Bu beni gerçekten doyuracak mı?” diye sormak. Ara öğünleri atlamak yerine, yanında sevdiğin atıştırmalıklardan bulundurmak. Sosyal medyada sana iyi gelmeyen hesapları sessize almak. Kendini kötü hissettiğin bir günde bile 5 dakika dışarı çıkıp derin nefes almak. Yemekten sonra suçluluk duymak yerine, tatmin duygusuna odaklanmak. Unutma, amaç mükemmel olmak değil , kendine daha iyi bakabilmek . Hedef Değil, Niyet Belirle Yeni yıl kararları yerine, kendine nazik niyetler belirlemeyi dene. Bu niyetler bir hedefe ulaşmak zorunda değil; sadece seni destekleyen bir yön çizebilir. Benim bu yılki niyetlerimden bazıları şöyle: Alışveriş yaparken daha bilinçli tercihler yapmak, Hafta içi akşamları şarap tüketimini azaltmak, Gönüllü çalışmalara daha fazla zaman ayırmak. Sen de istersen aşağıya kendi niyetlerini yazabilir, bu yolculukta birlikte ilerleyebiliriz. Son Söz Bu yıl kendine şunu sormayı unutma: “Bedenime, ruh halime ve yaşamıma nazikçe yaklaşmak için bugün küçük ne yapabilirim?” İşte o küçük adım, belki de yeni yılın en büyük dönüşümünü başlatabilir.

  • Polikistik Over Sendromunda (PCOS) Beslenme

    Polikistik Over Sendromu PCOS Nedir? PCOS veya Polikistik Over Sendromu, hormonal bir bozukluktur. PCOS'un kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerle ilişkili olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda iltihaplanma ile bağlantılı bir durumdur, yani altta yatan kronik inflamasyon, bu rahatsızlığın büyük bir kısmını tetikliyor gibi görünmektedir. Ne yazık ki, PCOS’un kesin bir tedavisi yoktur. Ancak, medikal yönetim ve yaşam tarzı değişiklikleriyle inflamasyonu azaltmak ve semptomları hafifletmek, hatta ortadan kaldırmak mümkündür. PCOS’ta en çok etkilenen hormonlar androjenler, progesteron ve insülindir. PCOS’lu kadınlar, genellikle “erkeklik hormonu” olarak bilinen androjenleri daha yüksek seviyelerde üretirler (aslında tüm kadınlar androjen üretir). Yüksek insülin seviyeleri ve insülin direnci de PCOS’ta yaygındır. İnsülin, glikozun hücrelere girerek enerji olarak kullanılmasını sağlayan bir hormondur. Bu seride insülin hakkında çok konuşacağız çünkü PCOS'lu kadınların yaşadığı beslenme ve kilo problemlerinin çoğu bununla bağlantılıdır. Ayrıca, PCOS’ta progesteron seviyeleri genellikle düşüktür. PCOS Belirtileri Nelerdir? PCOS belirtileri oldukça çeşitlidir ve çoğu zaman kadınlar için “normal” kabul edilen (ağrılı regl dönemleri ve ruh hali değişimleri gibi) ya da strese bağlanan semptomlarla karıştırılır. Bu yüzden birçok kadın PCOS tanısı almakta zorlanır veya yıllarca (hatta on yıllarca!) PCOS semptomlarıyla yaşar ve bunları hayatın doğal bir parçası sanır. Kadın sağlığında sıkça karşılaşılan sinir bozucu bir durum! İşte yaygın PCOS belirtileri: Yorgunluk  – Glikoz, vücudumuzun ana enerji kaynağıdır ve insülin direnci glikozun hücrelere girişini yavaşlattığı için yorgunluk sık görülen bir şikayettir. Ayrıca, uyku problemleri (uykusuzluk gibi) de PCOS’ta yaygın olup, yorgunluğu daha da artırır. İstenmeyen tüylenme  – Hirsutizm olarak da bilinen aşırı tüylenme; yüz, göğüs, kollar ve karın bölgesinde yaygın olarak görülür. Saç dökülmesi ve saç incelmesi Kilo vermekte zorlanma  – PCOS fazla kiloya neden olmasa da (ve birçok zayıf kadın da PCOS’a sahip olabilir), kilo vermekte zorluk yaygındır. PCOS'lu kadınlar genellikle diyet yapmaktan bıkmış ve hayal kırıklığına uğramış olarak bana başvururlar. Bunun irade eksikliğiyle hiçbir ilgisi yoktur; tamamen biyolojik nedenlerle ilgilidir. Adet düzensizlikleri  – Düzensiz veya geciken adetler, ağır kanamalar ve ağrılı regl dönemleri PCOS’un yaygın belirtilerindendir. Kısırlık  – PCOS, kadınlarda kısırlığın önde gelen nedenidir. Ancak, PCOS tanısı almak, doğurganlık tedavisi olmadan hamile kalamayacağınız anlamına gelmez. Akne  – Özellikle çene, yanaklar, çene hattı ve üst boyun bölgesinde hormonal akne yaygındır. Ruhsal bozukluklar  – PCOS’lu kadınlarda anksiyete ve depresyon daha sık görülür. Ayrıca, yüz tüyleri, kilo sorunları, akne ve kısırlık gibi semptomlarla baş etmek zorunda kalmak da psikolojik olarak zorlayıcı olabilir. Diyabet ve kalp hastalığı riski  – PCOS’un altında yatan inflamasyon ve insülin direnci zamanla diyabet ve kalp hastalığı riskini artırabilir. PCOS ve Kilo Kaybı Birçok kadın PCOS teşhisi aldığında, özellikle daha büyük bedenlere sahipse, ilk tavsiye olarak "sadece kilo ver" denir. Çoğu kişinin tek duyduğu öneri budur. Kısa vadede kilo kaybı bazı semptomları geçici olarak hafifletebilir gibi görünse de, uzun vadede bilinçli kilo kaybı daha fazla zarar verir. PCOS’un kesin nedeni bilinmese de, insülin direnci ve kronik inflamasyonun bu durumu tetikleyebileceği düşünülmektedir. Çoğu sağlık uzmanı, PCOS’u yönetmek için kilo kaybını önerir, ancak bu yaklaşım her zaman etkili veya sürdürülebilir değildir. Kilo kaybı önerisi, kadınları kalori kısıtlamasına ve aşırı düşük karbonhidratlı diyetlere yönlendirebilir. Bu tür diyetler kısa vadede bazı semptomları hafifletebilir, ancak uzun vadede metabolizmayı yavaşlatarak daha fazla kilo alımına, yeme bozukluklarına ve besin eksikliklerine yol açabilir. PCOS’lu bireylerde kilo kaybı zor olabilir çünkü insülin seviyeleri genellikle yüksektir. İnsülin, bir büyüme hormonu olduğu için vücudun yağ depolamasını artırabilir. Ayrıca, kronik stres, uyku eksikliği ve genetik faktörler de kilo kaybını zorlaştıran etmenler arasındadır. Kilo kaybını birincil hedef olarak belirlemek yerine, vücudu besleyici yiyeceklerle desteklemek, stres yönetimi uygulamak ve düzenli uyku alışkanlıkları oluşturmak daha sürdürülebilir bir yaklaşımdır. PCOS Yönetiminde Beslenme PCOS yönetiminde beslenme büyük bir rol oynar, ancak katı diyetler yerine sürdürülebilir ve dengeli bir yaklaşım benimsemek daha etkilidir. İşte PCOS’ta beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken temel noktalar: 1. Yeterli ve Dengeli Beslenme İlk olarak, vücudun yeterli enerji aldığından emin olmalıyız . PCOS metabolizmayı yavaşlatabilir ve birçok kadın nedensiz kilo alımı  yaşar. Kilo vermek için kalorileri kısıtlarlar ve tartıda değişiklik görmeyince daha da azaltırlar. Bana geldiklerinde, çok az yemek yediklerini  görüyorum. Ancak ciddi kalori kısıtlaması, PCOS’un altında yatan sorunları daha da kötüleştirebilir . Vücut, hormonların düzgün çalışabilmesi için yağlara ve proteine  ihtiyaç duyar. Diyet yapmak ve kalorileri kısıtlamak, hem fiziksel hem de psikolojik olarak stres seviyelerini artırarak kronik iltihaplanmayı  besler. PCOS’lu kadınlara genellikle düşük karbonhidratlı diyetler önerilir, ancak uzun vadede bu tür kısıtlamalar kilo döngüsüne (artış-azalış döngüsü) yol açarak  zarar verebilir. 2. Düzenli Beslenme Alışkanlıkları İnsülin direnci , PCOS’un en büyük zorluklarından biridir. İnsülin, kan dolaşımındaki glikozun hücrelere girmesine yardımcı olan bir hormondur. Hücreler insüline duyarsız hale geldiğinde , glikoz hücrelere giremez ve enerjiye dönüşemez. Düşük karbonhidratlı diyetler  uygulandığında, hücreler daha fazla glikoza aç hale gelir  ve tatlı krizleri yoğunlaşır . Uzun süre aç kalmak veya düşük karbonhidratlı bir diyet uygulamak, vücudu daha fazla karbonhidrat tüketmeye zorlayabilir ve aşırı şeker isteğine yol açabilir. Bunun yerine: Günde üç ana öğün ve ara öğünler tüketerek kan şekerini dengede tutmak, Her öğünde kompleks karbonhidrat, protein ve sağlıklı yağlar tüketmek, Ara öğünlerde meyve ve yoğurt, ceviz ve kuru meyve gibi dengeli seçenekler tercih etmek önemlidir. 3. Lif Açısından Zengin Karbonhidratlar Seçmek Karbonhidratlar tamamen kesilmesi gereken besinler değildir. Özellikle lif açısından zengin olan tam tahıllar, baklagiller, sebzeler ve meyveler, kan şekerinin daha dengeli seyretmesine yardımcı olur. Beyaz ekmek, beyaz pirinç gibi rafine karbonhidratlar yerine, tam buğday ekmeği, kinoa, bulgur, yulaf gibi kompleks karbonhidratları tercih etmek uzun süreli tokluk sağlar ve insülin seviyelerinin dalgalanmasını önler. PCOS Yönetiminde Beslenme Dışı Faktörler PCOS yönetiminde beslenme önemli olsa da, diğer yaşam tarzı faktörleri de büyük rol oynar. 1. Daha iyi uyku alışkanlıkları edinmek Beslenmeden bağımsız olarak, uyku düzeniniz , PCOS yönetiminde beslenmeden daha önemli bile olabilir . Yetersiz uyku , vücudun stres tepkisini tetikler ve inflamasyonu artırabilir Uyku düzenini sağlamak için: Saat 14:00'ten sonra kafein tüketmeyin. Her gece aynı saatte yatağa girin. Mavi ışık yaydığı için yatmadan 1 saat önce ekran kullanımını azaltın veya mavi ışık filtresi kullanın. Gün içinde hareket edin ve mümkünse güneş ışığı alın. Yatak odanızı serin ve rahat bir hale getirin. Stresi yönetin, çünkü stres uyku kalitenizi doğrudan etkileyebilir. 2. Stres yönetimi Kronik stres, vücudun iltihabı düzenleme yeteneğini bozar . İş, aile, mali sıkıntılar, hatta PCOS semptomlarının kendisi  (yorgunluk, akne, doğurganlık problemleri, tüylenme vb.) stres kaynağı olabilir. Ayrıca PCOS, kaygı ve depresyon riskini artırır . Bu yüzden, stresle başa çıkmanın yollarını bulmak çok önemlidir. Arkadaşlar, aile, meditasyon, egzersiz, terapi... ya da hepsini birden kullanabilirsiniz! 3. Omega-3 yağları artırmak PCOS’lu kadınlar, iltihabı azaltmak için daha fazla omega-3 yağ asidine ihtiyaç duyabilir . Omega-3 bakımından zengin besinler şunlardır: Yağlı balıklar  (somon, uskumru, ton balığı, sardalya, alabalık) Ceviz, keten tohumu, chia tohumu, kenevir tohumu Yeşil yapraklı sebzeler, kış kabağı, otla beslenmiş hayvanların süt ve yumurtaları Besinlerden alınan omega-3, takviyelerden daha faydalıdır, ancak gerektiğinde takviye kullanımı için bir doktor veya diyetisyenle konuşabilirsiniz . 4. Takviye ve İlaç Kullanımı PCOS yönetimi kişiye özel olmalıdır. Bazı kadınlar, insülin duyarlılığını artıran metformin gibi ilaçlardan fayda görebilir. Ayrıca, inositol, D vitamini ve magnezyum gibi bazı takviyeler PCOS semptomlarını hafifletmede etkili olabilir. Ancak, takviye kullanmadan önce mutlaka bir doktor veya diyetisyenle görüşmek gereklidir. Sonuç: Kilo Kaybına Değil, Sağlığa Odaklanın PCOS yönetiminde amaç, sürdürülebilir sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek ve vücudu destekleyici bir beslenme düzeni oluşturmaktır. Kilo kaybı her zaman mümkün veya gerekli olmayabilir. Sezgisel beslenme, PCOS semptomlarını hafifletmeye yardımcı olurken, aynı zamanda yiyeceklerle sağlıklı bir ilişki kurmayı da destekler. Bu yazının, PCOS yönetimi için pratik stratejiler sunmasını umuyorum . Daha fazla destek almak isterseniz, bireysel danışmanlık hizmetimiz hakkında bilgi alabilirsiniz . PCOS ile mücadele eden kişilere beslenme ve sağlıklı yaşam tarzı konusunda destek vermek isteriz.

Hepsini Görüntüle

Diğer Sayfalar (25)

  • Beden Kitle Endeski (BKİ) | Furkan Büyükbayraktar

    BKİ, bir kişinin kilosunun (kg cinsinden) boyunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanan bir değerdir. Formülü şu şekildedir: Beden Kitle İndeksi (BKİ) Nedir? BKİ, bir kişinin kilosunun (kg cinsinden) boyunun (metre cinsinden) karesine bölünmesiyle hesaplanan bir değerdir. Formülü şu şekildedir: BKİ = Ağırlık (kg) / Boy² (m²) Çıkan sonuç, kişinin ağırlık durumunu belirleyebilmek amacıyla kategorilere ayrılmaktadır. 18,5 ve altı: Zayıf 18,5 – 24,9: Normal kilo 25 – 29,9: Fazla kilo 30 ve üzeri: Obezite BKİ, dünya genelinde sağlık kuruluşları tarafından standart bir ölçüm yöntemi olarak benimsenmektedir. Boy Kilo Endeksi (Vücut Kitle Endeksi) Nasıl Hesaplanır? Boy kilo endeksi (BKİ), vücut ağırlığının boyun karesiyle bölünmesiyle hesaplanır ve bu basit formül sayesinde bireylerin genel sağlık durumları hakkında hızlı bir fikir sahibi olunabilir. Örneğin, 70 kilogram ağırlığında ve 1.70 metre boyunda bir kişinin BKİ’si şu şekilde hesaplanır: BMI = Kilo (kg) / Boy (m)² BMI = 70 / (1.70)² = 24,2 Bu hesaplama, genellikle sağlıklı bir kilo aralığını belirlemede kullanılır. Ancak yüksek ya da düşük bir vücut kitle indeksi, mutlaka sağlık sorunlarını işaret etmez. BMI, birçok faktörün göz önünde bulundurulmadığı basit bir ölçüm aracıdır. Vücut Kitle Endeksinin Sınırlamaları Vücut kitle endeksi, bazı bireysel farkları göz ardı ettiği için yanıltıcı olabilir. İşte BMI hesaplamasında dikkate alınmayan bazı faktörler: Etnik Köken ve Genetik Faktörler Genetik ve etnik köken, kas kütlesi ve yağ oranını etkileyebilir. Bazı etnik gruplarda, genetik faktörler nedeniyle bireyler daha fazla kas kütlesine sahip olabilir, bu da BMI’nin yüksek çıkmasına rağmen vücuttaki yağ oranının aslında düşük olduğu anlamına gelebilir. Kas Kütlesi Sporcular ve yoğun fiziksel aktivite yapan bireyler, daha fazla kas kütlesine sahip olduklarından BMI hesaplamasında genellikle daha yüksek bir kiloya sahip olurlar. Ancak bu, vücutlarındaki yağ oranının yüksek olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle, kas kütlesinin fazla olduğu durumlarda BMI değeri yanıltıcı olabilir. Vücut Tipi BMI, vücut tipini dikkate almaz. Örneğin, armut ve elma tipi vücutlara sahip bireyler, aynı boy ve kiloya sahip olsalar da farklı sağlık risklerine sahip olabilirler. Elma tipi vücuda sahip kişilerde yağ, karın bölgesinde birikmiş olup, bu da kardiyovasküler hastalıklar için daha yüksek bir risk oluşturabilir. Vücut kitle indeksi (BMI), vücut ağırlığının genel bir ölçüsü olarak sağlık değerlendirmelerinde yaygın şekilde kullanılmakla birlikte, kişisel farklıkları göz önünde bulundurmadığı için her zaman tam doğru sonuç vermez. Ancak yine de basit ve hızlı bir yöntem olarak, sağlıklı bir yaşam için düzenli olarak kontrol edilmesi faydalıdır. BMI, genel sağlık durumu hakkında bir fikir verir, ancak daha kapsamlı sağlık analizleri için farklı testler ve ölçümler de gereklidir. Vücut Kitle İndeksi Neden Kullanılır? BKİ’nin kullanım alanları oldukça geniştir. İşte başlıca nedenleri: Hızlı Değerlendirme: BKİ, kişilerin kilo ve boy verilerine dayalı olarak hızlı bir şekilde sağlık risklerini değerlendirmeye olanak tanır. Sağlık Risklerini Belirleme: Özellikle fazla kilo ve obezite ile ilişkilendirilen kalp hastalığı, diyabet ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkların risklerini tespit etmek için kullanılır. Kamu Sağlığı Araştırmaları: Toplumun genel kilo durumunu değerlendirmek ve obezite oranlarını analiz edebilmek için pratik ve kolay bir yöntemdir. Evrensel Kullanım: Standart bir formül olması, farklı ülkelerde ve kültürlerde karşılaştırılabilir sonuçlar sunmasını sağlamaktadır. BKİ Güvenilir Bir Yöntem Midir? BKİ, genel değerlendirme için faydalı olabilse de, tek başına ve tam anlamıyla güvenilir bir yöntem olmayabilmektedir. Peki ama neden? 1. Vücut Kompozisyonunuzu Dikkate Almaz BKİ, vücuttaki yağ, kas ve su oranlarını ayırt edemez. Örneğin: Kas kütlesi yüksek olan bir sporcu, BKİ’ye göre “fazla kilolu” veya “obez” sınıfında yer alabilir. Düşük kas kütlesi ve yüksek yağ oranına sahip biri, “normal kilo” kategorisinde görünebilir, ancak sağlıklı olmayabilir. 2. Yaş ve Cinsiyeti Göz Ardı Eder Kadın ve erkeklerin yağ dağılımları farklıdır, ancak BKİ bu ayrımı yapmaz. Yaş ilerledikçe kas kütlesi azalır ve vücut yağ oranı artar, bu da BKİ hesaplamalarını yanıltıcı kılabilir. 3. Yağ Dağılımını Göstermez Sağlık riskleri açısından vücut yağının nerede biriktiği büyük önem taşır. Karın bölgesinde biriken yağ, diğer bölgelerdeki yağdan daha risklidir. Ancak BKİ, bu dağılımı değerlendiremez. Vücut kitle indeksini, şu anki ağırlık durumunuzu yorumlamak amacı ile kullanabilirsiniz. Ancak, tek başına kullanıldığında yanıltıcı olabileceği için vücut kompozisyonu, yaş, cinsiyet ve yaşam tarzı gibi faktörlerle birlikte yorumlanılmalıdır. Daha kapsamlı bir değerlendirme için ve sürdürülebilir beslenme planı için benimle iletişime geçin!

  • Sıkça Sorulan Sorular | Amasya | Diyetisyen Furkan Büyükbayraktar

    Diyetisyen Furkan Büyükbayraktar Sıkça Sorulan Sorular SIKÇA SORULAN SORULAR Online diyeti kimler tercih etmelidir? Online diyeti zamanı olmadığı için ofisimize gelemeyen ve bulunduğumuz konumdan çok daha uzakta bizden hizmet almak isyenler tercih edebilir. Online diyetin ofisinizde verdiğiniz danışmanlıktan farkı nedir? Ofisimizde gerçekleştirdiğimiz yüz yüze görüşmelerimiz sırasında aldığınız diyet danışmanlığı ile online olarak yaptığımız danışmanlık arasında hiçbir fark yoktur. Sadece ofisimizde ölçümlerinizi diyetisyenleriniz alırken online görüşmelerde sizin almanız istenir. Sizinle haberleşmemizi nasıl sağlıyoruz? Haberleşmeler danışanın tercihine göre şekilleniyor. Genel olarak; programın başında, her ayın bitiminde ve programın sonunda telefon görüşmesi gerçekleştiriyoruz. Diyet programlarını mail yolu ile göndermeyi tercih ediyoruz. Mail veya whatsapp üzerinden danışmak istedikleriniz için bize ulaşabiliyorsunuz. Programa başlarken kan tahlili yaptırmam gerekiyor mu? Son 1 ay içerisinde kan tahlili yaptırmış olmanız bizim için yeterlidir. Yaptırmış olduğunuz kan tahlil sonucunu doktorunuza göstermenizi, gerekirse muayene olmanızı önemsiyoruz. İlk diyet listem, programı satın aldıktan kaç gün sonra elime ulaşıyor?" Online diyet danışan bilgilendirme formunu doldurup ödemeyi yaptıktan sonra ortalama 48 saat içerisinde diyet programınızı size ulaştırıyoruz. Danışmanlık ücretini ödeme seçenekleri nelerdir? Online diyet ücretini havale veya EFT le ödeyebilirsiniz. Online kayıt formunu doldurduktan sonra ödeme bilgilerine ulaşabilirsiniz.

  • Andulasyon Amasya | Diyetisyen Furkan Büyükbayraktar

    Amasya Andulasyon Terapi Sistemi - Diyetisyen Furkan Büyükbayraktar Amasya Andulasyon Terapi Sistemi Andulasyon, sözcük anlamı itibariyle dalga yaratma, dalgalanım anlamına gelen “ondülasyon” sözcüğünden türetilmiştir. Andu- lasyon terapisi; organizmanın korunma sistemlerini ve hücre gelişimini destekleyen, geniş bir frekans alanında dokularda biyolojik rezonans titreşimleri üreten, mekanik vibrasyon ile kızılötesi derin ısının kombinasyonundan oluşan yeni jenerasyon, biyofiziksel bir bütüncül terapi yöntemidir. Bu yeni teknoloji, bilim insanları, farklı alanlardan akademisyenler, spor tıbbı uzmanları ve hekimlerin ortak çalışmaları ile geliştirilmiştir. Andulasyon, vücutta bulunan bütün sıvıların salınımını (osilasyonunu) sağlar. * Andulasyon, otojen sağlık kaynakları (kendi kendini iyileştirme mekanizmaları) ile kan ve lenf dolaşımının aktivasyonu için çok etkili bir yöntemdir. * Andulasyon yalnızca bir organ veya bir organ sistemi üzerinde etki göstermek yerine, organizmanın önemli fonksiyonlarının üzerinde bütüncül olarak pozitif bir etki sağlar. * Andulasyon, sağlığın yeniden kazanılması ve sürdürülmesinin temelini oluşturur. ANDUBALANCE MODELİNDEKİ, ANDULASYON’UN BIYOFİZİKSEL ÇALIŞMA İLKELERİ ÇALIŞMA PRENSİBİ 1: HÜCRE AKTİVASYONU Daha fazla enerji(ATP) Daha fazla kalojen Daha sıkı bir cilt Daha sağlıklı bir doku Daha iyi bir metabolizma ÇALIŞMA PRENSİBİ 3: DAHA İYİ BİR KAN DOLAŞIMI Daha hızlı iyileşme Rehabilitasyon Daha az kramp Daha az varis Daha az yorgunluk ÇALIŞMA PRENSİBİ 5: LENF AKIŞININ UYARILMASI Daha az selülit Daha efektif detoks Daha az sıvı tutulumu (Ödem) Daha fazla atık madde atılımı ANDUBALANCE® ile elde edilecek faydalara genel bir bakış Vücut tarafından tutulan suyu etkin bir şekilde azaltır. Kilo kaybındaki artış ve kalori yakımı ile optimal bir vücut şekline kavuşmanıza yardımcı olur. Çabaları maksimize ederek ve “yoyo” etkisinden kaçınmaya yardımcı olarak özgüveninizin artmasına neden olur. Cildi sıkılaştırır ve selüliti azaltır. Lenfatik sistem aracılığıyla atık drenajının sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Doğal kolajen üretiminde meydana gelen artış ile vücuda daha parlak bir görünüm kazandırır. Ücretsiz Ön Görüşme Muayene Sistem hakkında daha fazla bilgi almak ve deneme seansı için ücretsiz ön görüşme talep edebilirsin. Bunun için aşağıdaki bağlantıdan randevu almanız yeterlidir. İletişime Geç

Hepsini Görüntüle
bottom of page